Aynı Kavanozun Aynı Balıklarıyız.
Fenerbahçeliler, Beşiktaşlılar, Adanalılar, İzmirliler, hayvanseverler bir de
kişisel gelişimciler var. Kesinlikle ayrı bir dünya.
Fanatiklerinden, faik olanlarına, kaliteye oynayanlardan, guru
olacağım diye sefillik çekenlerine. Kişisel gelişimcilerde çeşit
çeşittir.
Herkes bir hoca herkes bir konuda bilmiştir. Mertebeleri vardır bu
işin yeni başlayanlar, orta seviyeliler, ileri seviye hocalar.
Hocalar herşeyi bilir, duyar görür, anasını satayım bütün
deneyimleri yaşamıştırlar. Matriksi çözmüşlerdir. Bir de bu
dünyanın öğrenci kısmında olanları vardır. Çünkü onlar hep
kendini öğrenci olarak görür. Çünkü hocalar o kadar dallı
budaklı sözler kurar ki mütavazi öğrenci ulen ben daha bu
mertebede değilim deyip tekrar dönüp hayatının mutsuzluğunda
kavrulur. Ey öğrenci hocanda mutsuz bil bunu. O da mutsuz oluyor, o
da yeri geliyor düşüyor, o da bazı soruların cevaplarını
bilmiyor, o da tedirgin, onun da korkuları var. ve üzerinde kocaman
bir kamuflajı daha var. Ha bir de bu işe yeni başlayıp her şeyi
bildiğini savunan hocadan daha hoca olanlar var ki onlar hakkında
zaten hiç bir şey demiyorum. Çıt çıkartmıyorum.
Bu
yazıyı niye yazma ihitiyacı duyduğuma gelince sürekli olarak
öğrencilerimden, katılımcılarımdan aldığım mailler ve
telefonlar sebep oldu. 'Yasemin hanım hani hatırlar mısınız
nasıl da mutluydum ve huzurluydum. Sanki yeni bir dünyanın
kapıları açılmış gibiydi. Ama şimdi ne oldu tıpkı kendimi
başa dönmüş gibi hissediyorum. Mutsuzluklarım ve yine kendi
değersizliklerim var. Ben ne zaman hep sizin gibi mutlu olacağım.'
Benim gibi mutlu olmak mı?! O ayrıntı nereden çıktı.
Kişisel
gelişim dünyasında farklı bir dünya yaratılıyor, herkes
facebookta, twitterda mutlu, aydın, guru, o paylaşımlar, o bilmiş
yazılar, güne sabah şekerleri gibi başlamalar. Herkes kitapların
içerisindeki başarı hikayelerini okuyor. Hocaların kullandığı
karma karışık dili çözmeye çalışıyor sonra tüm bunlara
bakıp kendi hayatını sorguladığında bir şeylerin yanlış
gittiğini düşünüyor. Yanlış giden bir şey yok. İnsansın,
tek doğru varsa işte bu. İnsan olduğun. Tüm duyguların ile
bütünsün. Yaşamaya izin ver. Düşmeye izin ver. Sonra korkusuzca
meydan okumaya da izin ver. Güçsüz olabilirsin bunu göster,
göstermek sonsuzluğu açacak sana. Kaybedecek birşeyin olmadığını
düşündüğünde o zaman özgürülüğün içinde dolaşacaksın.
Kendine acıma sakın, tüm dünya senin gibi. Senin hocan herkes.
Sokakta ki simitci, köşedeki çiçekci, kedin, kuşun, başının
ucunda ki kitap.
Evet
biliyorum, bir problemin olduğunda sohbet edecek birini arıyorsun.
Kişisel gelişim dünyasının avantajları varsa dezavantajlarınıda
var. güçsüzlüğünü saklamak istiyorsun. Sen bir konudan
bahsettiğinde, öylece sadece sohbet etmek istediğinde, hani insan
gibi, hani basit karmaşık olmadığında sorununu açıveriyorsun
karşına. Ah işte hata sen de değil, senin öyle hissetmene sebep
olan kişisel gelişikte; hemen bir açıklama, hemen bir cevap hemen
kozmik dünyada ki yeri. Kardeşim bir kerede evet ya ben de onu
yaşıyorum ben de kendimdeki o eksiğin farkındayım de. Yok eğer
ona bir sorun anlatıyorsanız cevap vermek için bütün gücünü
hazırlar ve siz sustuğunuz anda araya girer. Belki de sadece sohbet
etmek istiyorsunuz, insansınız, sadece anlatasınız var, cevabı
sizde biliyorsunuz ve biraz rol yapıp rahatlamaya yalnız
olmadığınızı hissetmeye ihtiyacınız var. yok ama karşı taraf
herşeyi bilen, duyan, gören, hisseden ya kaçarınız yok.
Yanlızlığınızı
daha derinden hissettiğiniz, paylaşımları bol olan bir dünyanın
kapılarını aralıyorsunuz.
Sen de
zırhını giyme, sakın yapma bunu. Kal öylece çıplak kal,
kaybetmezsin. Özgürlüğünü hisset, işte olduğun gibisin.
Saklayacak hiç birşeyin yok. Sürekli mutlu ve huzurlu olmak
zorunda da değilsin, derin bir nefes al ve kabul et. Zaten
değişeceksin, kalamazsın öyle, mümkün değil, zihnin, bedenine
giren oksijen, hayatına giren insanlar. Sadece oluş içerisinde
izin ver. Etrafındaki kişisel gelişim dünyasına değil, kendi
içindeki kişisel gelişim dünyasına bak. Onların gelişmelerine
değil kendi gelişmene odaklan. Merak etme geç kalmadın, geride
değilsin, işte hep beraber birlikte değişeceğiz. Aynı kavanozun
aynı balıklarıyız.