19 Haziran 2013

NEYMİŞ EFENDİM EVİN DÜZENİNİ BOZUYORLARMIŞ....



Evindekiyle, Düşünmanınla, Komşunla....


Neymiş efendim evin düzenini bozuyor, evi kirletiyorlarmış. Evde yaşan ev hayvanlarının bazen hüzün bir son bekler. Bir sebeple çok paralar dökülür ya da sokaktan alınır. Sokaktan alınıyorsa sokağa dönme ihtimali daha yüksektir. Dayanamayıp acıdığı için eve hayvan alan çok kişi biliyorum. Hatta çocuğu oyalansın diye alanlar bile var.

Peki sonra ne oluyor da eve acıyarak aldığınız o hayvan hangi vicdan aşamasından geçiyor da ve evin düzenini bozuyor diye sokağa atılıyor. Yahu bu bilinç nasıl bir bilinç. Onun bir canlı olduğunu fark edemiyor muyuz acaba? Neymiş evin düzenini bozuyormuş. Bir cansızın bir canlıya tercih edildiği bir dünyadan nasıl bir adalet beklenmekte. Sanırım bazen anlamları çok fazla karıştırabiliyoruz bu hayatta.
O zaman insana sormazlar mı sen bu dünyanın düzenini bozmuyor musun diye? Evi kirletti diye atılan hayvanlar gibi dünyadan gönderilseydik sanırım bir çoğumuzun yatacak yeri olmazdı.

Yaratamadığın bir şeyi nasıl öldürebilir ya da yok sayabilirsin? Sineği öldürmeden önce soruyor musun ben bu canlıyı yaratabilir miydim diye? Yaratmaya gücünün yetmediği bir şeyi öldürme. Evindeki eşyayı 10 kere daha gidip satın alabilirsin ama sokağa attığın hayvanı bir daha dünyaya getiremezsin...

Evrimleşeceksen bunun tek başına olmayacağını bil. Evindekiyle, düşünmanınla, komşunla, sokak hayvanınla birlikte gerçekleşeceğini unutma...


15 Haziran 2013

Taksim Gezi Parkına Açılan Bir Kapı...





Son günlerde yaşanan olaylar hepimizin canını fazlasıyla sıktı ve mutsuz etti. Herkes kendi tarafından yorumladı olanı biteni. Hiç birimizin sessiz kalamadığı bu dönemde kendi sayfamda yazdığım bazı yazılarımı burada toplamak istedim. İzninizle sizlerle..;)


14.06.2013

Biz değil miydik çocukken teravih namazına gidip anneannemizin, dedemizin dibinde namaz kılmaya çalışan, 19 mayıslarda güzel kıyafetler giyip yüksek seslerle şarkı söyleyen, komşumuzun ırkına bakmadan tabağına koyduğu yemekle ilgilenen... Biz değil miyiz arka sokaktakilere kızdığımızda onlarla kavga yerine ancak maç yapıp sonra terli terli eve gelip liderliği kutlayan, caminin içerisinde koşturan, sokakta garip şiveli bir çocuk olduğunda sadece birkaç soru sorup içimize alan... Ne oldu çocukluk masumiyetimize, ne oldu koşulsuz sevgimize, salçalı ekmeği kim olduğuna bakmaksızın yanımızdaki ile paylaştığımız güneşli çocukluk günlerimize? Büyüdük ve bir siyasetin bir parçası haline mi geldik?




12.06.2013


Tarafımı mı merak ediyorsunuz? Ben, benim hayatıma karışan komşu teyzeyi de hiç bir zaman sevmezdim. Elalem ne der, denilen topluluğu ise hiç haz etmedim. Beni kalıba sokmak isteyen eğitmenlerimle hep kavgalı oldum. Allah'ı bana kalbimden değil kitaplardan tanıtmak isteyen ayetçileri hiç gözüm tutmadı. Ailem bile olsa sorgulamamı engellediklerinde göz yaşları içinde oturup ağladım. Ben hep böyleydim. Neysem onu yapmaya devam ediyorum. 


Şimdi yaşamlarını tutsak gibi yaşayan insanlar biraz düşünsün...


11.06.2013

Hani bir yere misafirliğe gidersin, yatak senin yatağın, düzen senin düzenin değildir ve bir türlü uyuyamazsın ya. Misafirperverlik son noktadadır ama senin yaşamın değildir ve Ayıp olmasın diye her şeye evet der ama içten içe daralırsın ya... 
Karşı tarafın hayatını zerre kadar eleştirmezsin ama kendini evinde gibi hissetmezsin ya...
İşte istemediğiniz özgürlükleri verip size ait olanları elinizden aldıklarında hayatın içerisinde de böyle hissedersin. Başkasının yaşam bicimine saygımız sonsuz ama illa onun gibi yaşamak zorunda olmadığımızı anlayacak bir ideoloji ve siyasi parti lazımdır. Kimseye kimsenin yaşamının empoze edilmek zorunda olmadığı bir gerçeklik lazımdır...